Çocuğunuzun her istediğini yerine getirdiğinizde gözlerindeki o mutluluğu görmek, bir ebeveyn için dünyanın en güzel hislerinden biri. Ancak zamanla bu durum beklenmedik bir noktaya varıyor: Sürekli ‘evet’ diyen baba figürü, farkında olmadan çocuğun gelişiminde kritik bir açığa sebep oluyor. Psikoloji literatüründe aşırı müsamahakâr ebeveynlik olarak tanımlanan bu durum, çocuklarda davranış problemleri, öz disiplin eksikliği ve sosyal uyumsuzluk gibi ciddi sonuçlar doğurabiliyor.
Neden ‘Hayır’ Demek Bu Kadar Zor Geliyor?
Babaların sınır koymakta zorlanmasının ardında genellikle duygusal ve psikolojik nedenler yatıyor. Kendi çocukluğunda katı kurallarla büyümüş bir baba, çocuğuna aynı sertliği yaşatmak istemiyor olabilir. Ya da iş yoğunluğu nedeniyle yeterince vakit geçiremeyen babalar, çocuklarıyla olan kısıtlı zamanlarını çatışmayla geçirmek yerine “evet” diyerek telafi etmeye çalışıyor. Bazı babaların ise çocuklarının üzülmesine dayanamadıkları ve reddetme sonrası yaşanacak gözyaşlarından kaçındıkları gözlemleniyor.
Ancak burada gözden kaçan nokta şu: Çocuklar, hayatlarının her aşamasında ‘hayır’ kelimesiyle karşılaşacaklar. Okul, arkadaş çevresi, iş hayatı… Her yerde sınırlar ve kurallar olacak. Evde bu sınırları öğrenmeyen çocuk, dış dünyada çok daha sert ve travmatik şekilde öğrenmek zorunda kalıyor.
Sınırsız Hoşgörünün Çocuğa Maliyeti
Aşırı izin verici ebeveynlik tarzının çocuklar üzerindeki etkileri, uzun vadeli araştırmalarla ortaya konmuş durumda. Diana Baumrind’in ebeveynlik stilleri modelinde, müsamahakâr ebeveynlerin çocuklarında düşük öz düzenleme becerisi, zayıf akademik performans ve sosyal ilişkilerde zorluklar görüldüğü belirtiliyor.
Sürekli isteklerinin karşılanması, çocukta gerçekçi olmayan beklentiler oluşturuyor. Bu çocuklar, hayal kırıklığı toleransı geliştiremiyorlar. Her istediklerini alamadıklarında öfke patlamaları yaşıyor, ağlama nöbetleri geçiriyor veya manipülatif davranışlar sergiliyorlar. Daha da önemlisi, başkalarının ihtiyaçlarını göz önünde bulunduramayan, empati kurmakta zorlanan bireyler haline gelebiliyorlar.
Babanın Otoritesini Kaybetmesi
Çocuklar, sınırların olmadığı bir ortamda güvenlik hissedemiyorlar. Paradoks gibi görünse de, kuralların net olduğu evlerde büyüyen çocuklar daha mutlu ve güvenli hissediyorlar. Çünkü ne beklendiğini biliyorlar. Sınır koymayan baba figürü, aslında çocuğun gözünde “güvenilmez” bir rehbere dönüşüyor. Çocuk, babasının söylediklerinin bir kararlılığı olmadığını öğreniyor ve onu ciddiye almayı bırakıyor.
Bu durum, ergenlik döneminde daha da derinleşiyor. Çocuklukta sınır tanımayan çocuk, ergen olduğunda daha riskli davranışlara yönelebiliyor. Kural tanımama alışkanlığı, okul kurallarına uymama, arkadaş çevresinin olumsuz etkisine açık olma gibi sorunlara kapı aralıyor.
Dengeli Otorite Nasıl Kurulur?
İyi haber şu ki, değişmek için hiçbir zaman geç değil. Ancak bu süreç, ani ve sert bir disiplin değişimiyle değil, tutarlı ve planlı adımlarla gerçekleşmeli.
Kuralları Birlikte Belirleyin
Çocuğunuzla oturup aile kurallarını konuşun. Yaşına uygun şekilde onun da fikrini alın. Örneğin, “Akşam yemeğinde herkes sofrada olacak” veya “Ekran süresi günde 1 saat” gibi net kurallar koyun. Önemli olan, bu kuralları çocuğun da anlamasını sağlamak. Neden bu kurallara ihtiyaç duyulduğunu açıklayın.

Tutarlılık Her Şeyden Önemli
Bugün verdiğiniz izni yarın geri alırsanız veya bazen esnek bazen katı davranırsanız, çocuk kafası karışır. Koyduğunuz kurallarda kararlı olun. Eğer “hayır” dediyseniz, çocuk ağlasa bile, yalvarsa bile tutumunuzu değiştirmeyin. Aksi takdirde çocuk, yeterince ısrar ederse istediğini elde edebileceğini öğrenir.
Duygusal Bağdan Ödün Vermeyin
Sınır koymak, sevgisizlik anlamına gelmiyor. Tam tersine, çocuğunuzun sağlıklı bir birey olması için en büyük sevgi gösterisini yapıyorsunuz. “Hayır” dedikten sonra çocuğunuza şunu söyleyebilirsiniz: “Seni çok seviyorum, ama bu konuda cevabım hayır. Bunun sebebi…” Böylece çocuk, reddin kendisine değil, davranışa yönelik olduğunu anlıyor.
Sonuçları Önceden Açıklayın
Çocuklar, davranışlarının sonuçlarını öğrenmeli. “Eğer oyuncaklarını toplamadan uyumaya gidersen, yarın tablet kullanma iznin olmayacak” gibi açık ve net sonuçlar belirleyin. Bu sonuçların mantıklı ve uygulanabilir olmasına dikkat edin. Boş tehditler, otoritenizi daha da zayıflatır.
Eşinizle Aynı Sayfada Olun
Anne ve baba arasında tutarsızlık, çocuğun manipülasyon yapmasına zemin hazırlıyor. “Anne izin vermedi, babadan iste” senaryoları, ebeveyn otoritesini tamamen ortadan kaldırıyor. Düzenli olarak eşinizle görüşün, kurallar konusunda hemfikir olun. Çocuğun önünde birbirinizi çürütmeyin. Farklı görüşleriniz varsa, bunu özel olarak konuşun ve ortak bir karara varın.
Büyükanne ve Büyükbabaların Rolü
Özellikle Türk kültüründe, büyükanne ve büyükbabalar çocuk yetiştirmede aktif rol oynuyor. Ancak bazen torunlarını şımartma eğilimi, ebeveynlerin koyduğu kuralları sabote edebiliyor. Büyüklerle nazik ama net bir konuşma yapın. Evdeki kuralları açıklayın ve bu konuda destek istediğinizi belirtin. Onların sevgisinin çok değerli olduğunu ancak tutarlılığın çocuğun iyiliği için gerekli olduğunu vurgulayın.
Kendinize de Şefkat Gösterin
Ebeveynlik, sürekli öğrenilen bir yolculuk. Geçmişte çok fazla “evet” demiş olmanız sizi kötü bir baba yapmıyor. Önemli olan, farkındalık kazanıp değişim için adım atmak. İlk başta çocuğunuz yeni kurallara tepki verecektir, bu normal. Ancak birkaç hafta içinde, tutarlı olursanız, çocuğunuz yeni düzene alışacak ve daha dengeli bir birey olmaya başlayacaktır.
Profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Aile danışmanları veya çocuk psikologları, sizin özel durumunuza özel stratejiler geliştirebilir. Bazen dışarıdan bir bakış açısı, içinde olduğumuz durumu daha net görmemizi sağlar.
Çocuğunuza “hayır” diyebilmek, aslında ona hayatın en değerli derslerinden birini vermektir: Sınırlar, saygı ve öz disiplin. Bu beceriler, onun mutlu ve başarılı bir yetişkin olmasının temelini oluşturuyor. Siz de bu adımları atarak hem kendi otoritenizi güçlendiriyor hem de çocuğunuza en büyük hediyeyi sunuyorsunuz.
İçerik Listesi
