Ergenlik döneminde çocuğunuzun birden bire değiştiğini, sabah kalktığında tanıdığınız o neşeli yüzün yerini kapalı bir ifadenin aldığını fark etmek, bir ebeveyn için en zorlu deneyimlerden biridir. Özellikle babalar için bu mesafe daha da sancılı olabilir; çünkü toplumsal roller gereği zaten annelere göre daha az duygusal paylaşımda bulunmuş olabilirler. Şimdi ise önlerinde duygusal bir kale var ve anahtarı bir türlü bulamıyorlar.
Ergenin Sessizliğini Anlamlandırmak
Ergen çocuğunuzun tek heceli yanıtları aslında sizinle ilgili değil. Bu dönemde beyin yapısında muazzam değişiklikler yaşanıyor ve prefrontal korteks henüz tam olgunlaşmamış durumda; bu durum ergenlerin dürtü kontrolü zorlanmasına yol açar. Yani çocuğunuz duygularını ifade etmek istese bile, bunu nasıl yapacağını bilmiyor olabilir. Ayrıca kimlik arayışı içindeki bir genç için ailenden bağımsızlaşmak, sağlıklı bir gelişim sürecinin parçası. Sessizliği ret olarak algılamak yerine, büyümenin bir parçası olarak görmek perspektif kazandırıyor.
Birçok baba burada hata yapıyor: Sorgulamayı artırıyor. “Okulda ne oldu?”, “Arkadaşlarınla ne yaptın?”, “Neden üzgünsün?” gibi ardı ardına gelen sorular, ergen için bir çeşit sorgulamaya dönüşüyor. Oysa ihtiyaç duyduğu şey yargılanmadan var olabilmek.
Soru Sormak Yerine Deneyim Paylaşın
Çocuğunuza soru bombardımanı yapmak yerine, kendi gününüzden, yaşadığınız komik ya da zor bir durumdan bahsedin. “Bugün iş yerinde şöyle bir şey oldu, tam ne yapacağımı bilemedim” dediğinizde, kendinizi savunmasız göstermiş olursunuz. Bu savunmasızlık, ergenin de açılması için güvenli bir alan yaratır. Çocuklar ebeveynlerinin de hata yaptığını, zorlandığını görmek isterler; bu onları rahatlatır.
Araştırmalar, babaların kendi duygu ve deneyimlerini paylaştıkları ailelerde ergenlerin daha iyi duygusal regülasyon geliştirdiğini gösteriyor. Dolayısıyla monolog halinde konuşmanız bile bir tohum ekiyor.
Ortak Aktiviteler: Yan Yana İletişim
Erkekler genellikle yüz yüze konuşmaktansa yan yana bir şeyler yaparken daha rahat konuşurlar. Baba-ergen ilişkisi için bu altın bir kural. Araba yolculukları, birlikte yürüyüş, maç izlemek, tamir işleri ya da oyun oynamak gibi aktiviteler sırasında göz göze gelme baskısı olmadan sohbet açılabilir.
Bir baba anlatıyordu: Oğluyla arabada sessizce giderken, radyodan çalan bir şarkı üzerine oğlu birden “Baba, sen hiç kalp kırıklığı yaşadın mı?” diye sormuş. Eğer oturma odasında karşılıklı otursalardı, bu soru asla gelmeyecekti. Aktivite sırasındaki rahatlık, diyaloğu doğal akışına bırakıyor.
Önerilen Aktiviteler
- Hafta sonu sabah kahvaltısı almaya çıkmak
- Birlikte basketbol atmak ya da koşuya çıkmak
- Arabayla uzun yolculuklarda müzik paylaşımı yapmak
- Evde basit tamirler, bahçe işleri gibi omuz omuza çalışmalar
- Video oyunları oynamak (çocuğunuzun sevdiği oyunu öğrenmeye çalışın)
Tepki Verme Biçiminizi Gözden Geçirin
Çocuğunuz nihayet bir şey paylaştığında, tepkiniz onun bir daha açılıp açılmayacağını belirliyor. “Ben senin yaşındayken böyle değildim”, “Abartıyorsun”, “Bu kadarına üzülünür mü?” gibi ifadeler kapıyı çarpıp gitmenin en etkili yolları. Bunun yerine sadece dinleyin. Hemen çözüm sunma ihtiyacı hissetmeyin.

Bir terapi tekniği var: “Yansıtmalı dinleme”. Çocuğunuz bir şey söylediğinde, “Anladığım kadarıyla sen şunu hissediyorsun…” diyerek özetleyin. Bu basit hareket, anlaşıldığını hissetmesini sağlıyor ve devam etmesi için cesaret veriyor.
Zamanlama Her Şeydir
Çocuğunuz okuldan gelir gelmez sorgulama başlatmak, en kötü zamanlama olabilir. Günün hangi saatinde daha açık olduğunu gözlemleyin. Kimi ergenler geç saatlerde canlıdır, kimi sabahları daha konuşkandır. Çocuğunuzun ritmini keşfedin ve ona göre hareket edin.
Ayrıca önemli konuşmaları planlamayın. “Otur, seninle konuşmamız lazım” cümlesi, ergenler için alarm zillidir. En derin konuşmalar genellikle beklenmedik anlarda, doğal akış içinde gerçekleşir.
Dijital Dünyayı Anlamaya Çalışın
Çocuğunuzun zamanının büyük kısmını geçirdiği dijital dünyayı yermek yerine, anlamaya çalışmak köprü kurmanın yeni yolu. “Şu oyunda ne yapıyorsun, bana gösterir misin?” demek, ilgi gösterdiğinizi kanıtlıyor. Belki oyunu beğenmeyeceksiniz ama çocuğunuzun tutkusuna saygı duymuş olacaksınız.
Araştırmalar, ebeveynlerin dijital ilgi alanlarını merak ettiği ergenlerin aile bağlarının daha güçlü olduğunu gösteriyor. Sosyal medya kullanımını sadece kısıtlama aracı olarak görmek yerine, onunla ortak bir dil oluşturmanın fırsatı olarak değerlendirin.
Sabır ve Tutarlılık: Uzun Vadeli Yatırım
Bugün denediğiniz bir yöntem hemen sonuç vermeyebilir. Ergenle iletişim maraton koşusu, sprint değil. Her gün küçük adımlar atmaya devam edin. Her akşam kapısından “İyi geceler” demeye devam edin, cevap alamasanız bile. Her hafta sonu birlikte kahvaltı teklif etmeye devam edin, reddetse bile.
Bir gün, belki aylar sonra, çocuğunuz bir şey paylaşacak. O zaman anlayacaksınız ki tüm o sessiz anlar boşa gitmemiş. Siz orada olduğunuzu, vazgeçmediğinizi kanıtlamışsınız. Bu güven, ergenlik döneminin en değerli hediyesi.
Kendinize de Şefkat Gösterin
Bu süreç sizin için de zor. Sevdiğiniz birinin kapandığını görmek, yetersizlik hissi yaratabilir. Ancak mükemmel ebeveyn olmaya çalışmak yerine, yeterince iyi bir ebeveyn olmaya çalışın. Psikanalist Donald Winnicott’un geliştirdiği bu kavram, ebeveynlerin mükemmeliyetçilikten uzaklaşıp insani hatalar yapabileceğini kabul etmelerinin önemini vurguluyor. Hatalarınızı kabul edin, gerektiğinde özür dileyin.
Çocuğunuza “Dün biraz sert konuştum, özür dilerim” demek zaaf değil, güçtür. Ergen çocuğunuz böylece kusurlu olmanın normal olduğunu öğrenir ve kendi hataları için kendini daha az yargılar.
Unutmayın, bu mesafeli dönem geçici. Çoğu ergen, yirmili yaşlarına geldiklerinde ebeveynleriyle yeniden bağ kurar. Şu anda ekim zamanı; hasat mevsimi gelecek. Önemli olan toprağı sürmeye, sulamaya devam etmek. Çocuğunuz büyüdüğünde, bu zor dönemde yanında olduğunuzu hatırlayacak ve bunun için minnettar olacaktır.
İçerik Listesi
